
DINIMIZI NE KADAR BILIYORUZ?
Dinimizi ne kadar bildigimiz meselesi, garip bir soru gibi gorunse de, gercekte sorgulanmasi gereken bir konudur. Nitekim
adi baris anlamina gelen bir dinin mensuplari icerisinden, sayiari az da olsa, Allah rizasi icin adam oldurmek dusuncesine
sahip kimselerin cikiyor olmasi bile dinimizi ne kadar bildigimizi sorgulamamizi gerektirir. Islām belirli ibadet rituellerinden
baska hicbir sistemi olmayan bir inanc bicimi midir? Musluman kimdir? Islām ile musluman arasindaki iliskiler nasildir? Nasil
olmalidir? Sosyal hayatta, gunluk hayatta Islām'in soyleyecek sozu var midir? Kisaca Islām nedir?
***
Burada istatistiki bakimdan toplumumuzun kacta kacinin Islām hakkinda yeterli bilgiye sahip oldugunu ortaya koymayi amacliyor
degilim. Amacim daha cok Islām'in sosyal hayatta etkinligini tahlil etmektir. Islām'in aksiyoner yonunu ortaya koymaya calismak
ta denilebilir buna.
Bunun yapilabilmesi icin ise oncelikle iki seyin dogru tespit edilmesi gerekir. Birincisi Allah'in insanlar icin en ideal
bir din olarak secmis oldugu Islām'in maksatlarinin belirlenmesi; ikincisi ise icinde yasanilan zamanin sartlari cercevesinde
insanlarin ihtiyaclarinin belirlenmesi ve dini hukumlerin bu sekilde gozden gecirilmesi.
***
Genel olarak Islāmda gerek Kuran-i Kerim ve gerekse hz. Muhammedin Sunneti yoluyla ortaya konulmus hukumlerin, kullarin
maslahati (faydasi) icin gonderilmis oldugu kabul edilmekte ve bu maslahat kavrami dinin maksatlari olarak isimlendirilmektedir.
Dinin maksatlari ise Zorunlu maslahatlar, Ihtiyac duyulan maslahatlar ve Guzellestirici maslahatlar olarak uc ana baslik altinda
ele alinir.
Zorunlu maslahatlar dinin korunmasi, canin korunmasi, aklin korunmasi, neslin korunmasi ve malin korunmasi biciminde kategorize
edilir. Bugun Insan Haklari olarak ifade edilen kavram, bu zorunlu maslahatlara dayali olarak belirlenmis olur. Degisik bir
ifadeyle evrensel olan insan haklari, Islām'da temelini zorunlu maslahatlarda bulur. Ornek vermek gerekirse; din ve maneviyatla
ilgili butun hak ve hurriyetler (din ve vicdan hurriyeti, din egitimi alabilme hurriyeti, ibadet hakki vs.) dinin korunmasina
girer. Insanin temel hakki olan yasama hakki, saglik hizmetlerinden yararlanma ve aile masuniyeti gibi haklar canin korunmasina,
insanin vucut sagligi ve vucut butunlugunun yaninda aklina zarar verici seylerden korunmasi aklin korunmasina, calisma ve
kazanma hurriyeti, mulkiyet edinme hakki gibi hak ve hurriyetler ise malin korunmasina girer.
Bu zorunlu malahatlarin ardindan ihtiyaclarin giderilmesine yonelik maslahatlar gelir. Bunlar da insan haklariyla yakindan
iliskilendirilebilir. Bu ihtiyaclara yonelik maslahatlar, mesela egitim hakkindan yararlanilabilmesi icin okula, ogretmene
olan ihtiyac gibi, temel gereksinimlerdir.
Son olarak guzellestirici maslahatlar gelir ki, bunlar onceki ikisinin aksine olarak onceligi olan seyler degildir. Yani
bunlarin varligi oncekilere bagli oldugu icin oncekiler kadar zorunlu degillerdir. Mesela okulda egitim goren insanlarin gezip
dolasabilmeleri icin okulun parkinin olmasi, ogretmenlerin iyi giyimli olmasi gibi.
Kisaca Islām'in maksatlarini ozetlemis bulunuyoruz. Bu maksatlardan da gorulecegi uzere, Islām, hedef olarak insanin yeryuzunde
ideal bir hayat standardinda yasamasini amaclamaktadir. Su halde Islām'a inanan muslumanin ideal hayat standartlarini kendi
ozgur iradesiyle belirleyebilmesinin yolu aciktir, bunu yaparken dikkat etmesi gereken en onemli nokta, insan olma sinirlarinin
disina cikmamaktir. Kisaca musluman, yeryuzunde insan gibi yasamak zorunda olan varliktir. Boyle yaptigi taktirde iyi bir
insan olacagi gibi, iyi bir kul da olacaktir.
***
Yukarida, Islām'in aksiyoner yonunun ortaya konulmasinda belirlenmesi gereken ikinici seyin, zamanin sartlari cercevesinde
insanlarin ihtiyaclarinin belirlenmesi oldugunu soylemistir. Zamanin sartlari denilince, bir baska makalemizde de isaret ettigimiz
gibi, insanlar genel olarak bunu iki farkli sekilde degerlendirmektedir. Bir kismi bunu dini kendine uydurmak olarak degerlendirirken,
diger bir kismi dunyayi tamamen dine uydurmak olarak anlamaktadir. Her iki yaklasimin da saglikli olmadigi soylenilebilir.
Fakat amacimiz burada bu konuyu tartismak degildir.
Dinin, zamanin sartlarina gore, hedef yonunden yeniden degerlendirilmesi olarak nitelenebilecek olan, zamanin sartlarina
gore ihtiyaclarin belirlenmesi konusunda ornek olarak savas durumunu gostermek istiyorum. Kuran-i Kerimde muslumanlardan savas
icin at ve develerini hazirlanmasi istenmektedir. Bugun bu emri Kuranda yer aldigi bicimde uygulayacak olursak, hicbir zaman,
hicbir savasi kazanma sansimiz olmadigi aciktir. O yuzden, Allah bu ayetle muslumanlardan savas icin ihtiyaclari olan her
seyi tam olarak hazirlamalarini istemektedir diye bu ayeti yorumlariz. Iste donemin sartlari cercevesinde dinī hukumlerin
yeniden gozden gecirilmesi, bunun gibi zamanin ilerlemesi ve gelismesiyle ortaya cikan yeni durumlarda Allah'in insanlardan
istedigi ideal hayat standartlarini belirleyebilmek ve Allah'in istedigi gibi bir kul olabilmek icin gereklidir.
***
Simdi muslumanim diyen herkese dusen gorev, yasadigi hayat biciminide dusunerek, bu esaslar cercevesinde islami ne kadar
bildigini sorgulamaktir.
DINIMIZI NE KADAR BILIYORUZ II
Gecen haftaki yazimda dinimizi ne kadar bilip bilmedigimiz konusunun sorgulanmasi geregine isaret etmeye calismistim.
Nitekim gerek Kastamonu Postasinin ziyaretci defterine, gerek forum kismina ve gerekse e-mailime gelen tepkiler bu konudaki
gayretimin etkisi oldugunu gostermistir. Yazi hakkinda yorum yapan okurlarimdan bir kismi gercekten dinimizi ne kadar az bildigimizi
itiraf ederken, bir kismi dinimizi iyi bildigimizi iddia etmektedir. Ancak bana gore onemli olan bir tepki de yazinin adeta
Islami savunmak uzere ele alinmis bir yazi oldugu seklindeki ismini aciklamayan bir okurum tarafindan dile getirilmistir.
Ayni okurum e-mailime gonderdigi yazisinda Islamin savunmaya muhtac olmadigini, bu tur savunma gayretlerinin dini iyi bilmemek
anlamina gelebilecegini ifade etmektedir.
Aslinda itiraf etmek gerekir ki 11 Eylul saldirilarinin arkasinda, Musluman oldugunu ve bu eylemi Allah rizasi icin yaptigini
iddia eden kimselerin cikmasinin ardindan, butun dunyada Islama karsi bir hareket baslamis ve bu ister istemez Islam hakkinda
arastirma yapan, yazi yazan kimseleri de etkilemistir. 11 Eylul saldirilarini kendi milli cikarlari adina suistimal eden Amerika
bunun arkasina siginarak once baskan Bushun agzindan -her ne kadar sonradan yalanlasa bile- Hacli Seferlerini baslattigi itiraf
etmis, neticede halkinin buyuk cogunlugu muslumanlardan meydana gelen Afganistan ve Iraka askeri harekat gerceklestirmistir.
Iste bu noktada Islamin baris dini oldugu, Allah rizasi icin adam oldurmek gibi bir kavramin Islamda yeri olmadigi vs. gibi
soylemler dogal olarak artmistir. Bunlar ayni zamanda Islami savunmak adina ileri surulen soylemler gibi gorunmeyi kacinilmaz
kilmistir. Bu baglamda Kastamonu Postasinda yazmis oldugum Islamda Teror Yoktur Fakat Musluman Terorist Olabilir baslikli
yazimi hatirlanirsa, Dinimizi Ne Kadar Bildigimiz yazimin onun bir devami niteliginde oldugu anlasilir.
Aslinda dinimizi ne kadar bildigimiz konusu, bir anlamda musluman olmayan kimse ve toplumlara dinimizi tanitmak, dinimizin
baris dini oldugunu vurgulamak gibi bir gayrete girismenin samimi olabilmesi icin bizzat bu dine mensup olanlarin, Islamin
baris anlamina geldiginden ne kadar haberdar oldugunun sorgulanmasindan baska bir sey degildir.
Ote yandan Islami sadece baris dini gibi bir tanimlamayla ortaya koymaya calismak elbette yeterli olmayacaktir. Fakat
oncelikle bunun vurgulanmasinin arkasinda, icinde bulunulan zamanin geregi, yani ihtiyac vardir. Nitekim Islam hem baris dinidir,
hem adalet dinidir, hem hukuk dinidir, hem insan dogasinin dogal dinidir. Islam icin soylenebilecek tanimlamalar bunlarla
da sinirli degildir.
Bu sebeple bu yazimdan itibaren, kimi zaman Kuran-i Kerim ve Hz. Muhammedin sunnetinden, kimi zaman Islam tarihinden
ve kimi zaman da gunumuzden orneklerle Islami tanitmaya devam edecegim.
Kastamonu Postasi Yazilari
|