FIKIH SAYFASINA HOSGELDINIZ

ORUC
Ana Sayfa
Download
Islam Hukuku Ana Sayfasi
Islam Tarihinden Sayfalar
Akademik Tartismalar
Islam Ilmihali
Fikhi Yazilar
Iletisim

ORUC-ZEKAT-SADAKA

Degerli Kastamonu Postasi okurlari, birkac haftadan beri cesitli bilimsel aktiviteler, konferans ve konusalar dolayisiyla yazilarimi gonderme firsati bulamamistim. Nihayet bu hafta biraz firsat bulup, yazimi yazabildim. Bu gecikmeden dolayi ozur diliyorum.

Bu arada on bir ayin sultani Ramazani da bitirmek uzereyiz, bu sebeple oruc, zekat, sadaka-i fitr insanlarimizin merak ettigi bazi konularda Islāmin hukumlerini burada bildirmeyi uygun gordum.

Gerci ramazan ayinin son haftasi ama en cok sorulan bir soruya cevap vererek baslamak istiyorum: KADINLAR OZEL DURUMLARINDA NAMAZ KILIP, ORUC TUTABILIRLER MI?.
Aslinda gecmis yazilarimin birinde degerli arkadasim Doc Dr. Nihat Dalgin Beyin Gundemdeki Tartismali Dini Konular isimli bir kitabindan bahsetmistim, onda konuyla ilgili yeterli aciklamalar vardir. Ayrica ilmihal kitaplarinda da konunun teferruatiyla anlatildigini hatirlatmama gerek yoktur. Fakat son gunlerde ulusal medyada yer alan bu soru bana da sorulan sorular arasinda oldugu icin burada aciklamak mecburiyetindeyim.

Degerli Kastamonu Postasi okurlari; kadin Allahin mahlukati icerisinde en degerlilerinden biridir, fakat kadin dogasi geregi, kendisinde, bizim Islām hukukunda hayiz dedigimiz, halkin lisaniyla adet denilen ve her ay basinda rahim kanalinda bulunan yumurtaliklarin degistirilmesinden baska bir sey olmayan ay hali durumu kadin icin kacinilmaz bir durumdur. Hayiz kadinin dogurganliginin gostergesidir. Dogurganlik hayzin temelidir. Dolayisiyla ulkemizde 12-13 yaslari ile 55 yasi arasi kadinin hayiz gorme donemidir. Bu ay hali kadinlar icin oldukca zahmetli ve sikintilidir. Nitekim Bakara Suresinin 222. ayetinde bu duruma isaret olunmaktadir: Sana, kadinlarin ay halini sorarlar. De ki: O bir ezadir. Ay halinde olan kadinlardan uzak durun (Cinsi iliskide bulunmayin), temizleninceye kadar onlara yaklasmayin. Temizlendikleri vakit, Allahin size emrettigi yerden onlara yaklasin.

Ayette de acikca goruldugu gibi ay hali kadin icin bir eza, cile, sikintidir. Bu sebeple de ay hali olduklari donemde onlarla cinsel iliski haram kilinmistir. Kadinlarin bu hallerindeyken namaz, oruc gibi ibadetlerinden de muaf tutulduklari hadislerle sabittir.

Iste bu noktada bazi bilginler kadinlarin bu hallerindeyken ibadetlerini yapmayacaklariyla ilgili Kuran hukmu bulunmadigi, bu alan hadislerle duzenlenmis oldugu icin, hadislerin sihhatinden baslayarak onlarla hukum bina edilmeyecegine kadar gorusler ileri surerek, kadinin bu halinde namaz kilip, oruc tutabilecegini soylemektedir. Dogal olarak bu gorusler halkimizin kafasini karistirmakta ve sorun olarak ortaya cikmaktadir.

Burada Hadislerin hukum bina etmekte ikinci temel kaynak oldugu, Kuranda hukum bildirilmemis alanlarda peygamber efendimizin vahiy tecrubesi, istisare, ictihat gibi metotlarla hukum koydugunu anlatmak konuyu uzatacagi icin, hic bunlara girmeden, konuyla ilgili hadislerin sihhatini de tartisma konusu yapmadan Bakara suresinin 222. ayetinden hareketle bir akil yurutmede bulunacagim. Dikkat edilirse ayette ay halinin bir eza oldugu vurgulanmakta ve erkeklere bu durumda olan kadinlara yaklasmamalari emr olunmaktadir. Oyleyse basit bir cinsel iliskiyi bile yasaklattirabilecek kadar onemli olan bu ay hali, yuce Allahin huzurunda olmak demek olan namaz kilmak, oruc tutmak gibi ibadetlerin yapilmasina nasil engel olmaz?!..

Ote yandan kadinlarin ay halinde namaz kilamayacaklari kesindir, zira namaz icin abdest gerekir ve vucudun herhangi bir yerinden cikan herhangi bir sivi abdesti bozar. Su durumda ay halindeki bir kadin abdestli olamayacagi icin namaz da kilamaz. Daha sonraki bir vakitte de kilamadigi namazlarini kaza etmesi gerekmez.

Oruc konusuna gelince; oruc icin abdest gibi bir sart olmamasina ragmen, kadinlarin hayizli iken oruc tutmamalari, temizlendikten sonra ise tutamadigi oruclarini kaza etmelerinden hareketle; onlarin isterlerse oruc tutabilecekleri, hayizli iken oruc tutmamanin bir ruhsat oldugu soylenebilir. Fakat bu durum onlarin hem fiziki, hem de ruhi durumlari uzerinde etken olan bir sey oldugu icin oruc tutmayabilirler.

Gelelim bir baska soruya: FITRE / SADAKA-I FITRI KIM VERIR?
Bana en fazla sorulan sorulardan biri de bu olmustur. Sadaka-i fitri, uzerine zekat farz olanlar verir. Yani halkimizin anladigi anlamda sadaka, yada kelle vergisi herkesin vermek zorunda oldugu bir sey degildir. Bunu verecek sahislar temel ihtiyaclarindan sonra (havaic-i asliyye) fazla olarak 81-85 gram altin veya degerine (yaklasik iki milyar) sahip olan kimselerdir. Bir baska sekilde soyleyecek olursak, nisap miktari mali olmayan kimseler sadaka vermezler.

Fakat bu sadaka halkimizca onemle uzerinde durulan bir ibadettir. Ister nisap miktari mali olsun ister olmasin herkes elinden geldigince sadaka vermeye calisirlar, hatta kendisi sadaka alacak durumda olsa bile, bu sadakayi vermek icin kendisini sikintiya sokanlar bile olmaktadir. Sadaka, gelecek belalara karsi bir cesit kalkan olarak dusunuldugunden dolayi insanlar bunun uzerine dusmektedirler. Elbette sadaka, peygamberimizin hadisleriyle de sabit oldugu uzere, omru uzatir, belayi def eder, ama, kendisi sadakaya muhtac birinin sadaka vermek icin kendisini zorlamasi, hatta coluk cocugunun yiyecegini, giyecegini ihmal etmesi dogru degildir. En buyuk sadakalardan biri kendi ehlini muhtac durumda birakmamaktir.

Size Turkiye Diyanet Vakfi tarafindan yayinlanmis olan ilmihali tavsiye ederek, yazima son verirken, gelecek Ramazan bayramimizin butun Turk ve Islam alemi icin hayirlara verile olmasi dileklerimi arz ediyorum.

Kastamonu Postasi Yazilari

ILETISIM